14 Aralık 2011 Çarşamba

Sanatçının Evrene Armağanı

Sanatçının evrene armağanı içindeki aşktı. Günü geldikçe seveniyle buluştu.

Sonsuza değin de buluşacak ve her seferinde bu aşk yeniden doğacak…



Dün gece arkadaşım Doğan Turan’la telefonda konuşurken bana bir şairin onu ne kadar heyecanlandırdığından bahsetti. Giresun’da yaşayan 85 yaşında ve en az 30 sevilen şarkının da güftecisi Ahmet Kaçar.

“Aydan; düşünebiliyor musun biz yıllarca onun şarkılarını yüzlerce kez nasıl da yürekten söyledik. İçtik, sevdik, efkârlandık her ortamda bilmeden ama büyük bir zevkle şarkılarıyla hayatımıza ne anlamlar kattık. Sen mesela; ‘İnleyen nağmeler’, ‘Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım’, ‘Zeytin gözlüm sana meylim nedendir’… Bunları ne çok söylediğini bir düşünsene… Tüm bunlar olup biterken, hayatımız onun şarkılarıyla gelip geçerken o Giresun’un Görele ilçesinde kendi mütevazi hayatını sürdürdü. Ben” diyordu Doğan “Bu yaz ona düzenlenen saygı gecesinde tanıdım onu ve sahnede şiirini okudum büyük bir mutlulukla ve o şiir benim onunla buluşmamı sağladı, hatta bir tek mısrası…‘Ne mesut senin avuçlarına düşen damlalar kiremitlerden…’ ”



Bu konuşmanın ardından bende kendi adıma Edip Cansever’i düşündüm.

Sadece birkaç şiirini bilip severken günün birinde “Manastırlı Hilmi Bey’e Mektuplar”

okuyunca aynı duygularla nasıl da etkilenmiştim. Şiirin mısraları değildi beni heyecanlandıran ya da anlattığı öykü.

Tümünden yayılan bir kokuydu algıladığım,anlatamadığım bir histi.

Bir yakınınızın düğününe gittiğinizi düşünün. Birden çevrenizi tam olarak seçemezsiniz ama orada size

ait bir çok tanıdık yüz hemen gözünüze çarpar ve bildik, güvendik bir ortam olduğunu hissettirir bu yüzler.

Her tanıdık size ayrı bir yaşanmışlığı hatırlatır, kimine acır, üzülür, kimini de ne kadar

özlediğinizi fark edersiniz. Gecenin sonunda içinizde bin bir çeşit karmaşık duygularla, eşelenmiş anılarla ayrılırsınız oradan.

Ben de o şiirden böyle ayrıldım ve Edip Cansever’in yıllar öncesinde yazdığı şiiriyle bu günlerde buluştum.



Sanatçının evrene armağanı içindeki aşktı. Günü geldikçe seveniyle buluştu.

Sonsuza değin de buluşacak ve her seferinde bu aşk yeniden doğacak…






Şimdilerde ben Edip Cansever’i sevme zamanındayım. Doğan Turan ise Ahmet Kaçar’ı ve sanatçılar sevenleriyle sonsuza değin içlerindeki aşkı paylaşmaya devam edecekler.



"Ne mesut senin avuçlarına düşen damlalar, kırmızı kiremitlerden

Yeşil ipek tüllerin arkasında şimdi

Uzaklarda karlar altında bıraktığımız fakir kulübeler

Sisler içinde Zehra'nın mezarına da yağmurlar yağar.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder